Söz sahibinin eseridir, ağzından çıkana kadar....

Söz sahibinin eseridir, ağzından çıkana kadar....

Serkan 17-04-2017, 14:12 1 1 802 kez görüntülendi

Merhabalar Değerli Arkadaşlar;

Yeni olmayan; ancak hiç eskimeyen bir söz. "Söz sahibinin eseridir, ağzından çıktıktan sonra esiridir" Hz.Ali (ra)' den rivayet edilmektedir.

Bilmediğimiz, görmediğimiz bir alanda kelime üretimi yapılıyor ve ağzımızdan servis ediliyor. Nerede, ne zaman, ne şekilde, nasıl servis edeceğimizi bazen kestiremiyoruz. Bazen gerekli, bazen gereksiz, bazen anlamlı, bazen anlamsız. İç dünyamızda konuştuklarımızı dışa yansıtmış olsa idik, dünya yüzeyi uğultudan geçilmezdi muhtemelen.

Kullandığımız cümlelerin ne kadarını düşünerek, eleyerek, ölçüp, tartıp, eser yada esir olmasını sağlıyoruz? Düşünmesi bile zor. Şimdi konuşmaların yerini gerçi kahraman klavyeler aldı. Duygu, düşüncelerimiz ses olarak dışa yansımıyor. Konuşma görevini parmaklarımız klavyeler aracılığı ile dile getiriyor. Kendimden örnek vereyim. Belki sesli konuşmam gereken yerlerde yazarak konuşmayı tercih ediyorum. Bu durumda beni cesaretlendiriyor. Belki, sözel söyleyemediklerimi rahatlıkla yazıya döküyorum. Kendimi kahraman ilan ediyorum. Belki bu durum beraberinde felaketi getirecek yada getirmeyecek kestiremiyorum.

İçimdeki ben, sürekli dürtüyor "sen haklısın", "sen haklısın" ve saldırı pozisyonuna geçiyorum. Yazdığım kişi, nasıl olsa fiziken karşımda değil. Bu durum beni daha da cesaretlendiriyor. Sonra tabi pişmanlıklar.

Herşey karşımızdaki kişinin ne olursa olsun, insan olduğunu unuttuğumuzdan kaynaklanıyor sanırım. Aynı havayı soluyoruz, aynı sulardan içiyoruz, aynı yemekleri tüketiyoruz, en önemli ortak noktamız insan olmamız.

Hani bazen canıma tak dedi, kendimi tutamadım, kontrolsüz davrandım vb...dediğimiz, diyeceğimiz durumlar oluyor ya, tüm bunları olduktan sonra düşünebiliyor isek, esasında bunlar olmadan önce de düşünebiliriz demek. Esarete girmeden önce yapacağımız anlık kontrol ve eleme ile esareti esere çevirebiliriz.

Yoksa tüm bunları, alışkanlıklarımızda biraz tetikliyor mu? yoo hayır demeyin, şöyle biraz düşünürsek, alışkanlığımız haline gelen kelime sarfiyatımız ile alışkanlık dışı kelime sarfiyatımız aynı mı? elbette ki çok farklı. Beceri, düşünce, davranış, akılda tutma yada birçok konuda karşımızdakinden biraz daha tecrübeli olabiliriz; ancak bu bizi karşımızdakini yada kendimizi incitmek için gerekli bir neden değil.

Kelimeler bizi kontrol etmesin, biz kelimeleri kontrol altına alalım. Hafızalardaki hazır cümleler yerine o anda kuracağımız kelimeleri, cümleleri kullanalım.

Yapmamız gereken çok basit aslında. İster sesli olsun, ister parmaklı klavye olsun, içimizdeki duyguların, düşünceye dönüşüp sese dönüşümünden önce muhakkak eleme yaparak, yumuşak bir dille karşı tarafa aktaralım. Açılan kapıları sert kapatmak kendimize zarar vermekten başka bir işe yaramaz. Günün sonunda o kapıyı tekrar çalmamız gerekebilir. Kapılar açıldığında konuşacak, söyleyecek sözümüz kalsın.

Muhakkak yaşayan her canlının bir eseri vardır. Geride bırakacağınız eser, sizi vezir de yapabilir, rezil de yapabilir. Bu durum tamamen elimizde olan birşey. Bilinç altında savunma mekanizması çalışmasın sürekli. Biraz rahatlatın ve sözün esiri olmadan önce ölçüp tartıp eseri meydana getirin. Çıkarsız, duyguları kontrol ederek, mantıklı, her zaman yerinde ve zamanında konuşmak yada yazmak hayatımızın vazgeçilmezi olsun.

Yüzler unutulur; ama sözler asla. Güzel eserlere imza atmanız dileği ile...

Sağlıcakla kalın.

serkan.incesu@gmail.com



Yorumlar (1)
  • Mustafa Cihan 17 Nisan 2017 16:07

    Ağzından çıkanı kulağın duyması gerek...

Yorum Ekle
  • Okunamayan kodu yenilemek için resmin üstüne tıklayınız